Mart ayının ilk haftası KKTC Ülkü Ocakları’ndan bir heyet “Dünya Emekçi Kadınlar Günü”nü vesile ederek, Meclis Başkanı Sibel Siber’i ziyaret etmiş ve kendisine bir buket çiçek vermişti.
Basına yansıyan haberlere göre; ziyaret sırasında Ülkü Ocakları Derneği Genel Başkanı sıfatıyla konuşan Adem Yurdagül, “geçmişte olduğu gibi birçok derneğe katkı yaptıklarını, sürdürdükleri sosyal sorumluluk görevlerine devam edeceklerini” söylerken, CTP milletvekili Sibel Siber de “bu anlamlı günde yapılan ziyaretin kendisini memnun ettiğini” ifade etmişti.
***
O gün Sibel Siber kameralara gülümserken, bizim yüzümüz kızarmıştı, utanmıştık…
Neden mi?
Türkiye’nin her köşesinde halka kan kusturan örgütlü bir faşistler topluluğunu gülümseyerek karşılayan bir meclis başkanımız olduğu için…
Bu meclis başkanı kendini solcu sayan bir partiden milletvekili olduğu için…
Ve bu milletvekili “solcu bir kadın” olarak, faşistlerle muhabbet etmek için bula bula 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü bulduğu için…
Utancımızdan yerin dibine geçtik de, orada Özer Elmas, Mehmet Ömer, Muharrem Özdemir, Ercan Turgut, Mustafa Ertan ve Sadık Cemil karşımıza çıkıp “ne var ne yok” diye soracak diye ödümüz patladı…
Ne cevap verecektik ki onlara?
“Sizin ‘yoldaşlar’ artık çok demokrat, katillerinizden çiçek alıyorlar” mı diyecektik…
Zaten ölmüş insanları ölmekten beter mi edecektik…
***
Yoksa CTP değil de Ülkü Ocakları mı değişmişti?
Oysa açıklamalarında öyle bir hava yoktu, geçmişlerine sahip çıkıyor gibi görünüyorlardı…
Ziyarette ülkücülerin şefi ne diyordu?
“Geçmişte olduğu gibi birçok derneğe katkı yaptıklarını, sürdürdükleri sosyal sorumluluk görevlerine devam edeceklerini” söylemiyor muydu?
İşte tıpkı “geçmişte olduğu gibi” yani Maraş’ta, yani Çorum’da, yani Türkiye’nin dört bucağında olduğu gibi, 7 Nisan’da Kıbrıs’ta da “görevlerine devam” etti Ülkücüler…
Yakın Doğu Üniversitesi içerisinde cemaat kadroları ile elele vererek Kürt öğrencilere saldırmaya başladılar…
Üniversite içerisinde yaptıkları voyvodalıklar yetmezmiş gibi, bir de yürüyüşe geçerek Kürt öğrencilerin sıklıkla uğradığı Mezopotamya Kültür Merkezi önüne gideceklerini duyurdular…
Kavga arıyorlardı, olay çıkarmak istiyorlardı…
Sibel Hanım’ı ziyaret ederken yaptıklarını yapıyorlardı: “Sosyal sorumluluklarını yerine getiriyorlardı.”
***
Güneyde Talat’a saldıran ELAM karşısında aslan kesilen sosyalistlerimiz, artık Sibel Hanım’a verilen çiçeklerin hatırına mıdır bilinmez, faşistlerin bu gövde gösterisi sırasında ıslık çalarak gökyüzünü seyrediyorlardı…
Sahi, “havalarda ısınıyordu ha!”
CTP içerisinden sadece Doğuş Derya açtı ağzını…
8 Mart günü Meclis Başkanı sıfatıyla Sibel Hanım’ın kendisi adına da aldığı çiçeklere bir şey söylememişti ama, bu çıkışı bile yeterdi!
Yanındaki arkadaşı Ülkücüler tarafından vurulanlar susarken, geç de olsa konuşan birinin varlığı içimize su serpti…
***
Sonra kktc Polis Teşkilatı “sosyal sorumluluk görevini” devraldı…
Meclis Başkanı faşistlerin çiçeğini alırdı da, Polis Teşkilatı o faşistlerin korumalığını yapmaz mıydı?
Sivil faşistlerin yarım bıraktığını, resmi faşistler üslendi…
Dün gece 48 Kürt öğrenci sadece doğum yerlerine bakılarak gözaltına alındı…
Dün gece hiçbir milletvekili karakolun önünde sabahlamadı…
Dün gece kimi bozguncuların dediğine göre; Sibel Siber vazosundaki çiçekleri koklanıyor, Özkan Yorgancıoğlu Külliye açılışında çekilen fotoğraflarına bakıyor, Tufan Erhürman Ülkü Ocakları’nın yasal bir dernek olduğunu belirten ilgili mevzuatı inceliyor ve Anadolu’da 48 anne tedirginlikle çocukları için meraklanıyordu…
***
Sibel Siber geçtiğimiz ay Ülkücü faşitlerden bir buket çiçek aldı…
Kanlı bir buket çiçek, gitti sapsarı başaklara bulaştı…