Bu metni üniversitede okuyan bir eşcinsel öğrenci kan bağışlamak istediği zaman karşılaşmış olduğu muamele sonrası kaleme almıştır. Yaşanan bu olayın bir ilk ya da münferit bir vaka olmadığı ise bilinen bir gerçek.
“Nasreddin Hoca’nın ‘’Bana damdan düşen birini getirin!’’ sözüyle ne demek istediğini dün tüm gerçekliğiyle anladım, çünkü hayatımda ilk kez bu kadar gerçek ‘homofobik tepki’ ile karşılaştım ve buna maruz kalmanın ne demek olduğunu ilk kez o zaman anladım, karşımda bir devlet kurumu ve etrafımda kan vermeyi bekleyen öğrenci kalabalığı içinde…
Yurttaşlık görevi olarak düşündüğüm kan bağışını şahsım adına gerçekleştirmek için dün okuluma gelen Kızılay Kan Bağış Merkezi’ne gitmeye karar verdim. Daha önceleri bu fikrimden birkaç kez vazgeçtim çünkü daha önce hiç kan tahlili yaptırmamıştım ve en ufak bir ihtimal dahi olsa kimsenin hayatı ile oynamak istemiyordum. Nitekim geçen yaz gerek devlet gerek özel kurumlarda Hiv ve Hepatit testleri dahil olmak üzere birçok tahlil yaptırdım ve sonuçların temiz olması sebebiyle bu sefer içimde en ufak bir endişe taşımadan, dahası sonunda bu ödevimi yerine getireceğim için sevinçli bir şekilde bağış merkezinin bulunduğu alana gittim.
Prosedürün nasıl işlediğini aşağı yukarı biliyordum fakat Kan Bağış Formunu daha önce hiç görmemiştim. İlk kez dün kan verme başvurum için gittiğimde formu elime aldım ve soruları cevaplamaya başladım. Evet-Hayır gibi oldukça kesin sınırları olan sorular bir süre sonra yerini özel hayatı ilgilendiren cinsel içerikli ve ‘’Daha önce hiç erkek-erkeğe ilişkide bulundunuz mu?’’ile ‘’Anal ve Oral sekse dair oldukça rahatsız edici ibarelere bıraktı. Dürüst bir şekilde tüm soruları cevapladım çünkü birden fazla yaptırdığım tahlil sonuçları neticesinde içim oldukça rahattı. Formu doldurduktan sonra doktora vermek üzere yanına gittim. Formu göz gezdirdikten sonra erkek-erkeğe ilişkiyle ilgili kutucuğu işaret etti ve ben de sözlü onayladım. Ne zaman olduğunu sordu, ben de sadece 5 yıl önce başımdan böyle bir olay geçtiğini söyledim. Daha sonra formu incelemeye devam etti ve ben doktorun bu durumdan endişelendiğini fark ederek birkaç ay önce birkaç kez test yaptırdığımı ve tüm sonuçlarımın negatif çıktığını anlattım. Sorgulayıcı bir ifadeyle birkaç kez ‘’emin misin ?’’ diye sordu, ben de her seferinde durumu yeniden izah etmeye çalıştım. En sonunda zaman kazanmak için forma biraz daha göz gezdirdi ve parmağınla beni yakınına çağırarak malum kutucuğu işaret etti ve tebessüm ederek bu sebep yüzünden hayatım boyunca kan veremeyeceğimi söyledi. O an şaşkınlıkla ne diyeceğimi bilemedim, omuz silkerek ‘’siz bilirsiniz’’ dedim ve masadan ayrıldım. Açıkçası olayın şaşkınlığını üzerimden hemen atamadım ve bir süre sonra bu şekilde reddedildiğim için rencide olduğumu fark ettim. Akabinde ‘’Belki mantıklı bir açıklaması vardır’’ diye düşünerek bu durumu araştırdım ve tahmin ettiğim gibi durumun yalnızca Homofobik bir tepkiden ibaret olduğunu gördüm. Şahsımın kan verme adayı olarak son derece uygun olduğunu bilmeme rağmen cinsel tercihimin kanımın nakledileceği hastada en ufak bir olumsuz risk olabileceğini kanıtlayan verilere ulaşsaydım eğer, bu olay beni asla yaralamazd. Fakat gerek istatistiki veriler, gerek Kızılay’ın bu konudaki tutumu gösteriyor ki bu apaçık o kutucuğa ‘evet’ denilmesinin onlarda oluşturduğu Homofobik rahatsızlıktan başka bir şey değil.
Kızılay’dan bu tepkiyi almış ilk insanın ben olmadığını biliyorum fakat Kızılay’ın bu tutumuna karşı tepkisiz kalmayı tercih etmedim. Gerek kan ihtiyacı olan insanların geleceği, gerek kan vermeyi düşünenlerin cinsel hayat gibi özel yaşamı ilgilendiren durumlar sebebiyle böylesine insanlık dışı bir tepkiye bir daha maruz kalmaması için Kızılay’ın bu Homofobik tutumu göz ardı edilmemeli ve formdaki sorular hem bağışçı hem nakil bekleyen insanların yaşamı için düzeltilmeli. Dün ben tıbben son derece uygun olan kanımı Kızılay yüzünden ihtiyaç sahibine ulaştıramadım ve bu durum kanıma ihtiyaç halinde yetersizlik yüzünden birisinin hayatına mal olabilir. Bu konuda benim hiçbir suçum olmasa bile vicdanen hala rahat değilken Kızılay denen bu kurumun çalışanlarının içi ne kadar rahat gerçekten çok merak ediyorum.
Kaldı ki ben onlara göre ‘’sakıncalı’’ olarak nitelendiren her türlü ilişkiye defalarca girip tüm sorulara ‘hayır’ yanıtı da verebilirdim. Bu sorulara verilen cevaplardan nasıl bu kadar emin olunabiliyor ? Üstelik alınan kanlar bir dizi testten geçirildikten sonra ihtiyaç sahibine naklediliyor. Kısacası nereden bakılırsa bakılsın, Kızılay’ın bu Homofobik bakış açısının elle tutulur hiç bir yanı yok. Umarım en kısa sürede gerekli düzenlemeler yapılır ve bu sayede her iki taraf için her şeyin en sağlıklısı olur.”