Demirtaş: YPG ve YPJ’ye onurumuzu koruduğu için teşekkür ediyoruz.


Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Urfa’nın Suruç İlçesi’deki Mürşitpınar Sınır Kapısı’ndan Kobani bölgesine geçti.
Mürşitpınar Sınır Kapısı’nda incelemelerde bulunan Demirtaş, buradan HDP milletvekilleri İbrahim Ayhan, İbrahim Binici ve Aysel Tuğluk’un da aralarında bulunduğu heyetle birlikte Kobani’ye geçti. Demirtaş, Kobani’de PYD Eş Başkanları ile görüştü. Görüşmenin ardından açıklama yapan Demirtaş şunları söyledi:

“Açıklama yaptığımız yerin 2 kilometre ötesinde IŞİD’in teröristleri bulunuyor. Kobani’nin üç tarafı IŞİD tarafından kuşatılmış durumda. Sadece Suruç tarafı işgal altında değil. Fakat Türkiye tarafında da ciddi sorunlar var. Burada günlerdir insanlar Türkiye’nin her yerinden gelip Kobani’ye sahip çıkmak istiyorlar. O direnişin insanlık onuru adına yapılan direniş olduğunu anlatmaya çalışıyorlar. Maalesef ki burada da Kobani direnişine destek sunmak isteyen IŞİD’in sınır geçişini kullanmayı engellemek isteyen insanlara da yoğun müdahaleler yapılıyor. Haftalardır gazla, copla, panzerle müdahaleler yapılıyor. Dolayısıyla şu an da devam eden Kobani’deki direniş, Türkiye’nin hükümetin bu direnişe göstermiş olduğu tutum ortaya koyduğu politika içeride devam eden demokratik çözüm arayışıyla ve bunu besleyen bir politika değil.

Bizler IŞİD’in Sayın Başbakan’ın da dün ifade ettiği gibi Türkiye için de artık büyük bir tehdit olduğunu uzun süredir söylüyoruz. Sayın Davutoğlu’nun ifade ettiği gibi IŞİD teröründen kurtulmak gerekiyorsa bunun yolu burada direnen insanları coplamak gazlamak değildir. Doğru tutum diyalog kurmaktır. Bizler Türkiye’nin menfaatiyle Kobani halkının menfaatinin aynı olduğunu anlamak zorundayız. Türkiye halklarının çıkarları ile Rojava halkının çıkarının aynı olduğun idrak etmek zorundayız. Birbiriyle çatışan menfaatler söz konusu değil.

Türkiye halklarının da eminim ki vicdanları Kobani’de direnen halkın yanındadır. Mevzu sadece sınırları üç saat açıp beş saat kapatarak sivil insanların geçişine izin vermek değil. Çok daha büyük bir krizle karşı karşıyayız. Orada kıt olanaklarla insanlar direniyorlar. Profesyonel ordu gibi savaşmıyorlar. Mahallede yaşayan insanlar elindeki bütün imkanlarla kendi topraklarını koruyorlar onurunu haysiyetini namusunu koruyorlar. Mutlaka geçiş yapan insanlara sahip çıkacağız bizler de belediyelerimiz partimiz halkımızın desteğiyle bu insanları sahipsiz bırakmayacağız. Kış yaklaşıyor bu süreç uzayabilir. Buradan geçenlerin kimse kimliğine bakmıyor. İnsanlar zor durumda yapay olarak çekilmiş sınırların ötesinde bir katliamla karşı karşıya olan kim olursa olsun elbette sahip çıkacağız.

Burada bulunan insanlar Kürt olduğu için burada değiller. Türk gençleri Arap, Alevi, Sünni’si var. İnsanlık onurunu korumak adına haysiyetli bir duruş sergileyenler var. Hükümetin de bu haysiyetli duruma göre bir politika geliştirmesi lazım. Madem resmi olarak IŞİD’in bir tehdit olduğu söyleniyor o halde şu saatten itibaren Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’nin hem PYD ile doğru temelde iyi ilişkileri hızla kurması gerekir. Hem de burada sınır hattının güvenliği için IŞİD’in Kobanê’yi dört bir taraftan kuşatmasını engellemek, IŞİD’in Türkiye’ye giriş yapmasını engellemek için sınır hattında nöbet tutan sivil insanlara Hükümetin olumlu yaklaşması lazım.

Buradaki insanlara hükümetin teşekkür etmeye gelmesi gerekiyor. Bu insanlar Türkiye’yi koruyorlar. Devletin benim vatandaşım sınırı koruyor diyerek gurur duyması lazım. Ama günlerdir halkımız bir yandan IŞİD ile mücadele ediyor biryandan da TOMA ile gazla mücadele ediyor. Bunun hatalı olduğunu giderek bir duygu kırılmasına neden olduğunu hükümetin anlaması lazım. Hızla bir politika değişikliğine ihtiyaç var. Bize düşen neyse biz de yapmaya hazırız. Hükümet ile sivil halk arasında bir koordinasyon yapmaya ihtiyaç var. Hükümet ile PYD’nin bir birini anlamaya koordinasyon yapmaya ihtiyacı var. Sadece Kobani açısından IŞİD bir tehdit değil. Herkes biliyor ki Kobani IŞİD tarafından işgal edilirse şehir savaşı başlayacak ve bunun ne kadar süreceğini kimse kestiremez. Artık Türkiye de bu tehdidi durduramaz noktaya gelebilir. İş işten geçmeden tedbir almak gerekir. Bunun da yolu oradaki direniş ile dayanışmaktır. Bu her halükarda Türkiye’nin çıkarına olacaktır.

Bizler yaptığımız yapacağımız görüşmelerde mevzuyu bu noktaya çekmeye çalışıyoruz. Bu bir muhtaçlık meselesi değildir. Bütün dünya birleşse de haklı meşru bir davası olan bir halkı alt edemez. Hiç kimse şüphe duymasın ki Kobanê halkı er ya da geç kendi topraklarında özgürce yaşayacak. Ama önemli olan bu sürecin daha az sancıyla bölge halklarının dayanışmasıyla inşa edilmesiyle sonuçlanmasıdır. Yoksa herkes bilsin ki ve bilmeli ki IŞİD Kobanê’ye girerse biz asla ve asla Kobani IŞİD’in yönetimindedir demeyeceğiz. Bunu asla kabul etmeyeceğiz. Onuru ve vicdanı olan herkes IŞİD’e karşı mücadelesini her yerde sürdürecek.

Sizler burada büyük bir insanlık duruşunu ortaya koyuyorsunuz. Burada insanlar kendi menfaatleri için değil, Kars, İzmir, Hakkari’den buraya gelip bu sınırda IŞİD’e karşı tavır ortaya koyan, genç, kadın, yaşlı belediye başkanı milletvekili ayrım gözetmeksizin bir halk tek yürek olup onurlu bir davayı savunuyorsa bu mücadele zaten kazanılmış demek. İmkansızlıklar içinde sadece yüreğinizi ortaya koydunuz ve bütün dünyaya sesinizi duyurdunuz. Burada bir vahşet var bundan korkmuyoruz diz çökmüyoruz dediniz. Biz sizlerle gurur duyduk. Direnen YPG, YPJ’ye onurumuzu korudukları için binlerce kez teşekkür ediyoruz. Çünkü insanlık onurunu korumak çok önemli.

Şimdi daha fazla diyalogla Türkiye’nin genel menfaatleriyle Kürtlerin bölgedeki genel beklentilerinin çıkarlarının örtüşmesini sağlamamız lazım. Kürtler Türkiye için bir tehdit değil. Rojava’da yaşayan Kürtler bir tehdit değil. Bir ortak ittifak birlikte büyüme halkların demokrasisini inşa etme fırsatıdır. Buradaki insanlar sorunları çözmek için buradalar. Burada bu kadar güvenlik gücü kendi vatandaşına karşı kullanılmamalıdır. Asıl tehdit 2 kilometre uzakta olan IŞİD barbarlığıdır. O zihniyeti durdurmamız lazım. Bütün halklar bilmeli ki bugün el ele verme günüdür. Kürdü yalnız bırakma günü değildir. Çok kritik saatlerden geçiyoruz.

Amerika’nın Rusya’nın teknolojik silahlarını ele geçirmiş olan IŞİD büyük bir hızla işgalini ilerletiyor. Bu barbarlıktan kurtulmanın tek yolu birlikte hareket etmekten geçiyor. Kobani bugün Türkiye’nin her yerinde aynı düzeyde sahiplenilmelidir. Eğer iki yıldır devam ettiği söylenen bir süreç varsa onun gereğini yapma günüdür. Somut adım pratik ancak bu arazide yapılırsa anlamlı olur. Barış arazide olur ancak. Barış masada görüşerek olmaz meydanda alanda el ele tutuşarak olur. Birbirini gazlayarak coplayarak olmaz.
İşte Kobani sınırında barışı inşa etmek tarihi bir kırılmayı önlemek mümkündür. Lütfen bu çağrımız doğru anlaşılsın. Bu bir yalvarma değildir, tarihi direnişe hep birlikte katılalım ki tarihi ittifakı da birlikte oluşturalım. Bütün dünya halklarına uluslararası topluma çağrımız budur. İnsani değerleri savunan bu halkı yalnız bırakırsanız biz elbette ki başımızın çaresine de bakarız. Ama siz kendi ilkesizliğinizde hep sorgulanacaksınız. Uluslararası toplum Kobani’ye karşı sessiz kalmaya devam ederse sorgulanacak olan biz olmayacağız. Biz sonuna kadar direneceğiz direnen halkların yanında olmaya devam edeceğiz. İnşallah kısa zamanda buradaki gidişat tersine döner, hem Rojava’da hem içeride demokratik bir çözümün güçlü adımlarını atacak güven ortamını oluştururuz. Herkes üzerine düşeni yaparsa inanıyorum ki sonuç almak kolay olacaktır.

Buradaki sivil insanların birçoğu tehdit altında. Burayı boşaltmak çare değil. IŞİD’i durdurmadığınız sürece nereye kadar boşaltacaksınız. IŞİD yarın şuraya gelecek. Dolayısıyla kalıcı bir çözüme ihtiyaç var. Direnen insanlarla sivil halkla bir koordinasyon kurulmalı. Buradaki arkadaşlarımızla doğru bir koordinasyon kurulmalı. Madem IŞİD Türkiye için tehdittir deniliyor o halde buradaki insanlara niye müdahale ediliyor. Hem bu tarafla hem de sınırın öte tarafıyla doğru bir koordinasyon oluşturulursa kısa sürede sonuç alınacağına inanıyorum. Bir askeri müdahale desteği kara harekatı desteği istemiyorlar. Direnirken kendilerine yardım ulaşmasının engellenmemesini istiyorlar. Bizim direnecek gücümüz var diyorlar. Ama IŞİD üç etrafı kuşatmış ve bütün bölgeden destek alırken Kobanê hiçbir yerden destek alamıyor. Sınırlı bir insani yardım gidiyor.

IŞİD’in Türkiye tarafından desteklendiği konuşuluyor. Bu algıyı değiştirmek hükümetin elinde. Bu algının kırılabilmesinin yolu da güven verici adımlar atmaktır. Bu yapılırsa inanıyorum ki bu algı değişir. Güven problemi ortadan kalkar. Bir de IŞİD’in sınır geçişi konusunda Türkiye’nin göz açtırmaması gerekiyor. Yardımın engellenmemesi ve IŞİD’in izole edilmesi Kobani’nin direnmesi için yeterlidir. Kobani’ye yardım etmemiz lazım Suya ihtiyaç varsa su ekmeğe ihtiyaç varsa ekmek. Başka bir şeye de ihtiyaçları varsa buradan sunabilmemiz lazım. Neye ihtiyaçları varsa tek açık kapı burasıdır bunun yapılması lazım. İnşallah bir iki gün içinde sonuç alıcı pratik değişikler olur diye temenni ediyoruz. Burada direnerek zaten biz kendi görevimizi yerine getireceğiz.”

Bu arada HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, yarın da Başbakan Ahmet Davutoğlu ile görüşecek. (ANF)

 

demirtaş kobanen