Ankara Dayanışması Kobani için açlık grevinde


Ankara Dayanışması bileşenleri bugün sabah Kızılay Sakarya Caddesi’nde Kobani’deki katliamları ve AKP hükümetinin TBMM gündemine getirdiği savaş tezkeresini protesto amacıyla dönüşümlü açlık grevine başladı.

 

KARDEŞLERİMİZ ÖLMESİN DİYE AÇLIK GREVİNDEYİZ – BARBARLIĞA KARŞI KARDEŞLİĞİ BÜYÜTÜYORUZ” yazılı gömlekler giyen grevciler, sık sık “KATİL IŞİD KATİL AKP – KATİL IŞİD İŞBİRLİKÇİ AKP – KOBANİ HALKI YALNIZ DEĞİLDİR‘ sloganları haykırdılar.

Başlayan açlık grevine ilişkin saat: 12:00’de, kurulan çadırın yanında bir basın açıklaması yapıldı. Açıklamayı Ankara Dayanışması sözcüsü Ahmet BAL yaptı.

BAL tarafından okunan basın açıklaması metni şöyle;

“İnsanlık katlediliyor dostlar,

Bir çoğumuza fark ettirmeden mümkün olduğunca sessizce ama gören gözler için kanlar içinde ve can çekişerek… Katledilenler Ortadoğu halkları, katledilenler 12 bin yıl önce medeniyetin doğduğu yer olan Mezopotamya’nın insanları. Katledilenler yüzyıllardır üzerinde yaşayanların yok sayıldığı sadece toprağının altındaki serveti uğruna savaşlar çıkartılan coğrafyanın insanları Ezidiler, Süryaniler, Keldaniler, Kürtler, Türkmenler, Aleviler, Şii Araplar ve daha birçok bölge halkı, tarih boyunca olduğu gibi bugün de sürgün edilmeye, boyun eğmeye, yok edilmeye çalışılıyor.

Yok eden güçler ise her zaman olduğu gibi bölgeyi kontrolünde tutmaya ve bu sefer de 21. yüzyıl sömürgeciliğini geliştirmeye çalışan o tanıdık simalar. Yüzyıllar boyunca, bir asalak gibi yapıştığı her yeri kurutan, son canlılığı da kurutana dek sömüren bu güç aslında hepimize, insanlığa düşman. Dost tanımayan bu güç sadece ittifak kurar ve bu müttefikliği de sömürür ama hissettirmeden, afyonlayarak ve yemini de vererek.

Şimdi bu gücün yeni müttefiki, bölgenin yüzyılı aşkın süredir gediklisi sermaye odaklarının en son neferi olan KAP hükümeti, bu katliamda da gönüllü olarak başrolü başarıyla oynuyor. Çünkü AKP halkına düşman, insana düşman, iyiye güzele düşman, bir tek paraya dost, önüne yem atıp bir parça güç bahşedene dost.

Yeni bir de rol arkadaşı var bu sefer. Eli silah tutan bir maşa, on yıllardır ABD’nin el altından yarattığı terör örgütlerinin en son versiyonu IŞİD…

Ortadoğu’ya, ölümlerden ölüm, yok oluşlardan yok oluş beğendirmek için sunduğu iki ucu kanlı değneğin, ‘Ilımlı İslam Projesi’ne alternatif olarak sunduğu Selefilikten bozma, çarpık zihniyetli, sapkın ve eli kanlı ‘Radikal İslam’ seçeneğinin kızgın maşası IŞİD…

En koyu İslamcı kesimlerin bile kanını donduran, İslam maskesi ardına saklanmış sapkın düşünceleri uğruna gerçekleştirdikleri vahşetlerini, tüm bölge halklarına pervasızca uygularken dünya ne yapıyordu? Ortadoğu ülkeleri nelerle uğraşıyordu? Her şeyden önemlisi Türkiye ne yapıyordu?

Ülkeler uyuyordu medya uyuyordu… Seçilmiş ve bizim gibi rol biçilmiş ülkeler ise halklarını ve medyalarını uyutuyordu dostlar, hem de gözlerinin önünde kafalar kesilir, tecavüzler gerçekleştirilir, canlar yok edilir, soykırımlar yapılırken.

Ama bizim gözümüz hep görüyordu o akan kanı, kulaklarımız hep duyuyordu o haykırışları, zihnimiz hep açıktı o yardım eli bekleyen canların yardım çağrılarına. O ele uzanmak için Türkiye’nin birçok yerinden binler sınıra aktı, dayanışma için, yaralarına bir merhem, kurumuş dudaklarına bir yudum su ve gerekiyorsa canlarına kastedenlerin eline silah tutuşturan, göz yuman güçlerin suratına atılan tokat olmak için…

O binler sınırda kilometrelerce barış zinciri oldu, toprakları ve özgürlükleri için çarpışan halklara bir sıcak nefes oldu, yalnız bırakılmanın verdiği korkuya verilen cesaret ateşi oldu.

Bugün burada bizim gördüğümüz vahşeti herkesin görmesini, duyduğumuz yardım haykırışlarını herkesin duymasını sağlamak, yarın bizim de aynı duruma düşeleceğimiz gerçeğiyle yüzleşip tek kurtuluş yolunun halkların birliği ve dayanışması olduğu bilincini, gönlü ve aklı barıştan yana olan, kalbi insanlıktan yana atan, ancak devletler, hükümetler ve taşeronları olan medya organlarınca sürekli afyonlanarak uyutulan tüm dostlarımıza aktarabilmek için, tüm bu vahşete insanlığın sessiz kalamayacağını, terör ve vahşetle yok edilmeye, sindirilmeye çalışılan halkların mücadelelerinde asla yalnız olmayacaklarını tüm o kapitalizmin köleleştirdiği güç odakları ve eli kanlı taşeronlarının yüzlerine vurmak için sessiz kalmıyoruz ve sokakta ‘Açlık Grevi’ başlatıyoruz.

Bu sadece bir ‘Açlık Grevi’ değil dostlar. Tüm süreç boyunca çeşitli etkinliklerle bu coğrafyada olup biten terör ve vahşeti, sermayenin bölgede oynamaya çalıştığı oyunları da tüm çıplaklığıyla anlatacağız. Bölge halklarıyla olan dayanışmayı tüm topluma yayacak ve uyuşturulan tüm beyinlerin afyonunu çözecek, görülmeyenin görülmesini, duyulmayanın duyulmasını sağlamaya çalışacağız.

Tüm bunları yaparken de gücümüzü yine birlik ve bütünlükten alacağız ve sürekli hatırlayacağız ki;

Baskılara ve zulümlere karşı tek ve en güçlü silahımız, zafere giden yolda en büyük dayanağımız, halkların büyüyen birliği ve dayanışması olacak.”

Basın açıklamasının ardından herkes kurulan çadıra geçti. Dönüşümlü açlık grevinin yapıldığı çadır, gün boyunca değişik kesimlerden gelen ziyaretçilere ev sahipliği yaptı.

 

HER YER DİRENİŞ HER YER KOBANE” yazılı pankartın asılı olduğu grev çadırının iki ayrı yönünde ise, “Çocuklar kadınlar ve insanlar IŞİD çeteleri tarafından katledilirken; Kapımızı örtmüyoruz, Perdemizi çekmiyoruz, Sessiz kalmıyoruz. Rojava ve Ortadoğu halklarıyla dayanışmak için Açlık Grevindeyiz” yazılı pankart asılmış durumda.

1 Ekim 2014

Haber-Foto: Yılmaz Kızılırmak