Kınalıada’daki saldırıya ilişkin twittera attığım kısa mesajdan sonra çok sayıda arkadaştan hem geçmiş olsun hem de dayanışma mesajı aldım. Dayanışma gösteren arkadaşlara çok teşekkür ederim. Ancak olayın sıcaklığı içinde arkadaşlara olayın nasıl olduğu ve geliştiği hakkında bilgi verme olanağı bulamadım. CNNtürk’te kısa bir haber çıkmış sadece. Aşağıda olayı ve sonrasını ana hatlarıyla anlatacağım.
Beşiktaş tarafında arkadaşlarla buluşup yaklaşan seçimler üzerine sohbet ettikten sonra 19.30 vapuruyla Kınalıada’ya döndük. Dört arkadaştık. 20.30 civarında Kınalıada’daydık. İskelenin hemen karşısındaki AKP seçim bürosunun önünde halay çeken AKP taraftarı, çoğunluğunu kadınların oluşturduğu topluluğun yanından geçerken önde yürüyen arkadaşlarımızdan biri AKP aleyhtarı slogan attı. Onun dört beş adım gerisindeydim. Ben de slogana katıldım. Tabii ki bu davranışımız hatalıydı. Bunun birkaç adım sonra farkına vardım ama artık çok geçti. Çünkü tahrik olan AKP’liler arkamızdan bağırıp çağırmaya ve küfür etmeye başlamışlardı. Olay çıkacağını anlayıp oradan bir an önce uzaklaşmamız gerektiği düşüncesiyle marketin önüne geldiğimizde AKP’li grubun kalabalıklaştığını gördük. Marketten birkaç adım ileriye yürümüştük ki, kalabalıklaşan grup üzerimize yürüdü. Saldırı her an başlayabilirdi. Kınalıada sakinlerinden bazıları araya girip saldırıyı önlemeye çalıştı. Fakat, muhtemelen ilerideki kahveye haber uçurulmuş olmalı ki, oradan da yirmi otuz kişilik bir grup daha koşarak geldi. O grubun gelmesiyle birlikte iyice kalabalıklaştılar ve saldırı başladı. Bazılarının elinde sopalar da vardı. Biri, marketin yanındaki kahvenin oradan bir süpürge sapı alarak yanımdaki arkadaşa fırlattı, o arada ben de yumrukla bir iki darbe aldım. Elbette o sırada hemen fark edemedim ama bu yumruk darbeleri alnımın üst kısmında iki şişliğe yol açtı. Araya giren arkadaşlar ve sonradan AKP’nin Kınalıada sorumlularından olduğunu öğrendiğim birinin müdahalesiyle neredeyse lince varacak bir dayaktan kurtulmuş olduk.
Marketin üst sokağından evin yolunu tutmuştuk ki, arkamızdan polis arabası geldi ve AKP’lilerin, bizim kendilerine küfür ettiğimizi, dolayısıyla şikâyetçi olduklarını söyledi. Biz de AKP karşıtı slogan attığımızı kabul ettik ama kesinlikle kimseye küfür etmediğimizi ama bize çok sayıda ve çeşitli küfürler edildiğini, ayrıca toplu saldırıya uğradığımız ve darp edildiğimizi söyledik. Daha sonra polisin de araya girmesiyle bir uzlaşmaya varıldı. Savcılık da polis aracılığıyla, iki taraf da şikâyetçi olmadığına göre ifadeye çağırmaya gerek yok haberi yolladı. Böylece dosya açılmadan kapanmış oldu.
Şu kadarını söyleyeyim: Gösteri ve protesto hakkını her zaman savunurum. Ama bu hakkı kullanırken dikkatli olmak gerekir. Protesto edilen öznenin taraftarı olan halktan insanlarla çatışma yaratacak bir tutuma girmeye gerek yok. Ayrıca bizim derdimiz, her türlü yalan iddiayla kışkırtılmalarının mümkün olduğunu bizzat yaşadığımız AKP’yi benimsemiş halktan insanlarla çatışmak değil, yukarıdaki efendileri esaslı bir şekilde teşhir edebilmek olmalıdır.
Dayanışma duygularımla.
Gün Zileli
17 Mart 2014, saat: 01.40