HDP Heyeti açıklama yaptı. Körün filin bir organını tutarak kendine göre şudur demesi gibi herkes bu açıklamayı kendine göre değerlendirdi. Başbakan Ahmet Davutoğlu da bu açıklamadan memnun olduğunu söyledi. Birçok kişi de “Çözüm süreci devam ediyor, ne kadar iyi” dedi. Herkes İmralı’da yapılan görüşmeleri kendine göre ele aldığı için ya da esas gerçeği görmedikleri için bu tür açıklama ve değerlendirmeler yapıyor.
HDP’lilerin açıklamalarından çıkan sonuç; İmralı’ya gidilecekse eskisi gibi olmamalı, müzakere yapılmalı ve çözüm için adım atılmalı yönündedir. Yoksa AKP’nin iki yıla yakındır yaptığı gibi heyetler gitsin gelsin, ama hiçbir adım atılmasın biçiminde olacaksa, bunun sonucu 6-7 Ekim olaylarından daha büyük serhildanların ortaya çıkar ve 2011-2012’den daha da şiddetli bir savaş olur. Hiç kimse kendisini kandırmasın, son iki yılda olduğu gibi “git-gel”le bu durum sürmez. Kürt Halk Önderi’nin bir iki ay önce dediği gibi, nitelikli müzakere ve hızlı biçimde çözüm iradesi ortaya çıkmazsa Kürt halkı da Kürt Özgürlük Hareketi de AKP’nin oyalama ve zaman kazanma politikalarını kabul etmez ve buna fırsat vermez. Başkaları kendini kandırabilir, ama Kürt Özgürlük Hareketi ne kendini ne de toplumu kandırır.
Kürt Özgürlük Hareketi, Kürt Halk Önderi’nin dediği gibi “Ne başkalarını aldatır, ne de aldanır.” Davutoğlu HDP Heyeti’nin niyet tazelediğini söylüyor. Böylece kendisinde olmayan çözüm niyetinin sanki başkasında olmadığı gibi bir algı yaratmaya çalışıyor. Halbuki hükümetin bırakalım niyet tazelemesini, çözüm için niyeti bile yoktur. Geçen yıllar bunu göstermiştir. Hükümetin bir çözüm niyeti ve iradesi varsa derhal ortaya koysun. Yoksa Kürt sorunu gibi ciddi bir sorun kem kümlerle, demagojilerle ele alınamaz. AKP’nin artık oyalamayı bırakıp çözüm niyetini çok somut adımlarla ortaya koyması gerekir. Yoksa yeni oyalama hesapları Kürt halkının özgürlük iradesi ve mücadelesinden döner.
AKP’nin bir çözüm niyeti ve politikası olmadığı için başkalarını suçlayan sözler sarf ederek bu gerçekliğinin üstünü örtmek istemektedir. Ancak Kürt halkının ve Kürt Özgürlük Hareketi’nin bu laflara pabuç bırakmayacağını görerek tekrar “Süreç bitmemiştir ve masa yerindedir” gibi sözler sarf etmişlerdir. Aslında son zamanlardaki gerilimi yaratmasının bir amacı da geçen dönemde sürdürdüğü gel-git biçimindeki oyalama ve zaman kazanma durumunu sürdürmek içindi. Herhalde şimdi bunu sağladığını düşündüğü için “HDP Heyeti’nin tutumu olumludur” demiştir. Ancak Heyet’in söyledikleriyle Ahmet Davutoğlu’nun söylediklerinin maksatlarının, öngördüklerinin aynı olmadığı açıktır. Heyet çok iyi biliyor ki, Kürt Halk Önderi kendilerine eskisi gibi olacaksa gelmesinler demiştir. Bazı adımlar atılsın ve bu sorun hızlı çözülsün yaklaşımını ortaya koymuştur. Ancak AKP Hükümeti’nin bu sorunu çözme iradesi de hızlı adım atma iradesi de, kararı da yoktur. Heyet Yol Haritası taslağından söz etti. Aslında sözü edilen taslak da değildir. Devlet hiçbir adım atmadan dört beş ayda gerillanın silah bırakması ve teslimini isteyen birkaç cümlelik bir yazı heyete gösterilmiştir. Yani karşılıklı şu şu adımlar atılacak biçiminde bir taslak yoktur. Heyet’in kendisine gösterilen bir iki satırlık çiziktirmeye taslak demesi bile doğru değildir. Olsa olsa tavşanın suyunun suyu gibi taslağın taslağı denilebilir.
AKP hükümeti 2011 yılındaki gibi Kürt Özgürlük Hareketi’ne saldırma kararı almıştır. Çünkü Kürt sorununda bir çözüm politikası yoktur. Ancak seçime kadar ortamı biraz yumuşak tutup her zaman olduğu gibi seçimi kazanmayı, böylece gücünü tazeleyip saldırmayı hesaplıyor. AKP’nin şu andaki planı budur. Böyle olmadığını düşünmek kendini ve toplumu kandırmaktır. Eğer bu tutum görülmez, açık ve net tutum takınılmazsa AKP’nin politikalarına hizmet edilmiş olunur. AKP’nin oyalama ve zaman kazanma politikası kabul edilmez, buna karşı tutum gösterilir ve bir mücadele yürütülürse, o zaman belki zayıf bir ihtimal da olsa adım atma durumu söz konusu olabilir. Tüm demokrasi güçleri AKP’nin bir çözüm politikası, kararı ve iradesi olmadığını görerek güçlerini birleştirmeli ve ortaya koyacakları politika ve yürütecekleri mücadeleyle AKP’nin oyunlarını boşa çıkarmalıdırlar. AKP’ye demokratik siyasal çözüm ve Türkiye’nin demokratikleşmesi dışında hiçbir seçenek bırakılmamalıdır. Şu anda Türkiye’nin ve Türkiye halklarının hayrına olacak tek tutum budur.
(Özgür Gündem – 14 Kasım 2014 – Hüseyin Ali)